Monday, September 9, 2013

No Al Olivido! Unutmaya Hayır!

No Al Olivido! Unutmaya Hayır![1]

Türkiye’de konu Kürt sorunu olunca birçok kişi ve kurum geçmişin unutulması, temiz bir sayfa açılarak geleceğe bakılması gerektiğini söyler. Bunu söyleyenler, bu “unutma veya unutturma” nın mağdurlar açısından ne anlama geldiği pek düşünmezler. “Unutun” diyenler  bilmezler ki Diyarbakır’ın, Batman’ın, Bingöl’ün, Hakkarini’in her sokağında, her dağında, her köyünde ölüler ortadadır halen. Sizinle yürürler Amed’in sokaklarında. Yaraları sarılmamış, hesapları kapanmamıştır.  Onlar öylece  gezerler bizim buralarda.

Bunu söyleyenler Kürtlerin yaşam algılarını da bilmezler. Batı kanallarında verilen Batının Kürtlere ilişkin düşünce ve algıları, çoğu zaman bizim yaşam ve algılarımızdan tamamen farklıdır. Kürtler nasıl yaşarlar, neyi kutlarlar, neye ağlarlar, neye kızarlar  pek bilmezler, önemsemezler de.  Geçen gün örneğin Mehmet Sincar’ın ölüm yıldönümüydü. Mehmet Sincar, DEP Mardin Milletvekili, 20 yıl önce 4 Eylül’de, faili meçhulleri araştırmak için gittiği Batman’da öldürüldü. Onun da faili meçhul, Kürtlerin çoğu gibi. Kürtler dün Mehmet Sincar’ı andılar, tıpkı 10 Temmuz’da  Vedat Aydın’ı andıkları,  20 Eylül’de Musa Anter’i anacakları  gibi.

Kürtler belirli günlerle yaşarlar. O günler hiç unutulmaz. En son Roboski eklenmiştir bu halkaya. Dünya döndükçe 28 Aralık artık yastır Kürtler için.

Kısacası sevgili kardeşlerim,  sizin unutturmaya çalıştığınız bizim çocuklarımızın babalarımızın katlidir. Unutturmaya çalıştığınız yakılan yıkılan köylerimiz, işkence gören sevdiklerimizdir. Unutturmaya çalıştığınız okuduğunuz ders  kitaplarında bir ayaklanmanın nedeni gibi duran babalarımız, dedelerimizdir.   Unutturmaya çalıştığınız aslında “biziz”, kimliğimiz, hafızamız, şarkılarımız, ağıtlarımızdır.

Benim size önerim şudur: Hatırlayın! Hiç olmazsa bir gün için bunu yapın. Hatırlama kayıtsızlığa karşı da bir mücadeledir aynı zamanda… Bugün  elinizdeki her şeyi bırakın, geçmişte öldürülenler adına bir ağıt yakın. Bugün başınızı önünüze koyun, işte bugün daha fazla beklemeden düşünün. Onlar öldürülürken biz nasıl sustuk, bu katle nasıl ortak olduk deyin. Bugün utanın, öldürülen, uzuvları kesilen çocuklar ve babalar adına utanın. Başınızı  önünüze eğin, bugün af dileyin.  Bırakın bugün dünya dursun, bırakın bugün herkes sussun. Bugün, bir tek gün kendinizi Kürtlerin yerine koyun, ananız babanızla konuşamamak ne demek düşünün. Bugün sokağa çıkın, bilmediğiniz bir dilde ekmek almaya çalışın. Bugün sokağınızı temizleyen Kürt çocuklarla konuşun, oralara nasıl gelmişler, hangi yakılan köyden bir dinleyin. Tek bir gün “Kürt olmak ne demek” deneyin. Bugün Kürtler için bir gözyaşı dökün, bugün ağlayın, bugün ağlayın ki bir gün sizi bağışlayabilelim…. Bugün bedenleri parçalanan Roboskili çocuklar için bir gözyaşı dökün, Mehmet Sincarlar, Vedat Aydınlar, Uğur Kaymazlar için bir gün, tek bir gün ağlayın. Bugün yasımıza ortak olun. Hiç olmazsa ölülerimize borcunuzu ödeyin. Beklemeyin, bugün af dileyin onlardan, bugün ölülerimize bir ağıt yakın!

Nurcan Baysal,
6 Eylül 2013, Diyarbakır

*As published in Birgün Newspaper on 08/09/2013




[1] Latin Amerika ülkelerinde geçmişle hesaplaşma mücadelesinin temel sloganı.