Tuesday, May 19, 2015

‘Çok afedersiniz’ Kürdüm!

‘Çok afedersiniz’ Kürdüm!

Bu kadarı da olmaz dediğimiz her şey bu ülkede oluyor. Hem de iktidarın eliyle…
Şimdi de AKP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Yasin Aktaybuyurmuş Siirt’te: “Bu yörenin insanına Kürt demek çok ayıptır. Çünkü biz Türk, Kürt, Arap ve Çerkeziz, biz bir milletiz. Allah bize Allah’ın İslam milleti olma şerefi bahşetmiş” diye.
Eh ne de olsa patronunun izinden gidecek o da. Henüz daha 10 gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan Ezidilerin kentlerinden biri olan Batman’da, HDP'nin “Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağız” vaadini eleştirirken elindeki Kuran’ı sallaya sallaya, "Dağlardaki kamplarda, işte elimize geçen belgeler, bunlar Zerdüşt dininin eğitimini veriyorlar. Bunları çok iyi tanımamız, çok iyi bilmemiz gerekiyor" ifadelerini kullanmıştı. Ezidi ve Zerdüşt inancına sahip olan insanlara karşı, 75 milyonun gözü önünde nefret suçu işlemişti.

Sunday, May 17, 2015

Bir varız, bir yokuz…

Bir varız, bir yokuz…

Yine buyurdu Cumhurbaşkanı, Kürt sorunu yoktur diye. Hatta bu sefer daha da ileri gitti “Kürt sorunu ifadesini kullanmak ayrımcılık olur” diyerek “bölücüleri” işaret etti.
Bu bana küçük bir çocukken “Kürt yoktur, hepsi dağ Türkleridir”diyen öğretmenimi hatırlattı.
Sonra darbeci, katil Kenan Evren’nin “Kürt diye bir şey yoktur. Bu, Güneydoğu'daki insanlarımızın, karda yürürken ayaklarından çıkan kart kurt diye seslerden oluşmuş bir kavramdır” demesini hatırlattı.

Kobanê’nin yeniden inşası için bir tuğla da siz koyun!

Kobanê’nin yeniden inşası için bir tuğla da siz koyun!

Yarın Diyarbakır büyük bir toplantıya ev sahipliği yapacak. Bölgeden, Kürdistan’ın dört bir parçasından ve yabancı ülkelerden yaklaşık 300 delegenin katılımıyla Kobanê’nin yeniden nasıl inşa edileceği tartışılacak.
Kobanê kent merkezi her ne kadar IŞİD’den temizlediyse de Kobanê’nin etrafında IŞİD ile mücadele halen devam ediyor.
Öte yandan Kobanê neredeyse tamamen yıkılmış durumda.

Tuesday, May 5, 2015

Bir gün Amed’de buluşalım!

Bir gün Amed’de buluşalım!

Türkiye’deki PKK kamplarındaki yaşamı anlatan Bakur filminin İstanbul Film Festivalinde gösteriminin Kültür Bakanlığı tarafından sansürlendiği günlerde, ben de dağdaki gerillaların yaşamlarından kesitler sunan bir kitabı okuyordum.
Dağa baktığımızda hepimiz farklı şeyler görüyoruz. Peki ya dağdan buraya bakıldığında ne görünüyor? Bunu çoğumuz bilmiyoruz.

Ermenilere yapılan bir soykırımdır; Hacı Teyzem tek başına bir belgedir!

Ermenilere yapılan bir soykırımdır; Hacı Teyzem tek başına bir belgedir!

Çocukluğu Ermenilerle iç içe geçmeyen şansız Kürtlerdenim. Çocukluğumda çevremdeki tek Ermeni olan komşumuz Hacı Teyzenin Ermeni olduğunu uzun yıllar sonra öğrendim. Belki de öyle sanıyorum. Çünkü aslında Hacı Teyze’nin bizlerden “farklı” olduğunu çocukken de biliyordum.
Bundan 10-15 yıl önce Diyarbakır’da katıldığım bir gecede, Sarı Gelin türküsünü dinlerken çocukluğumda çok sevdiğim Hacı Teyze düşüverdi aklıma. Oysa ben 10-11 yaşlarındayken Hacı Teyze ölmüş, ve uzun yıllar aklıma düşmemişti. O gece uyuyamadım. Tüm gece aynı soru aklımı kurcalayıp durdu. Hacı Teyze Ermeni miydi?

Göçmenlerin sesine ses mi olacağız, yoksa yaşamlarının yitip gitmesine göz mü yumacağız?

Göçmenlerin sesine ses mi olacağız, yoksa yaşamlarının yitip gitmesine göz mü yumacağız?

Türkiye milyonlarca göçmen ve mültecinin yaşadığı bir ülke. Suriye savaşı ile Türkiye, göçmenler için bir transit ülke olmaktan çıktı. Milyonlarca göçmen için Türkiye artık son durak. Buna rağmen Türkiye’de göçmenlikle ilgili konular yardım kampanyalarının ötesine geçmiyor. Oysa göçmen nüfusunun bu kadar çok olduğu Türkiye’de konuyu yardım kampanyalarının dışında politik olarak da ele almak gerekiyor.