Monday, October 22, 2018

“We have nothing against Kurds, just the PKK”


“We have nothing against Kurds, just the PKK”


“I don’t have a problem with Kurdish people; I have a problem with the PKK.”

As Kurds, we hear this sentence all the time. The form of the sentence changes depending on the flavour of the day. After the Turkish offensive in Afrin, the sentence turned into:

Kurd: 3,000 people were killed in Afrin.

Turk: But they were all PKK.

Kurd: All 3,000 people?

'AKP'li müteahhit bir gün yapıyor, ertesi gün yıkıyor'


'AKP'li müteahhit bir gün yapıyor, ertesi gün yıkıyor'


Diyarbakır demek Sur demektir. Sur Diyarbakırlılar için sadece şehrin merkezi değil anıların da merkezidir, bir nevi Diyarbakırlıların kalbidir.


7000 yıllık bu “kalp” son 2,5 yıldır pervazsızca yıkılıyor. Sokağa çıkma yasağının 2,5 yıldır devam ettiği 6 mahalle dümdüz edilmiş durumda. Yasağın olmadığı Alipaşa ve Lalebey mahalleleri ise “kentsel dönüşüm” adı altında yıkıldı.


Sur Platformu son 1 yıldır, pek çok kurum ve kişinin sessizliğe gömüldüğü bir dönemde, Sur’daki yıkımı duyurmak, durdurmak için mücadele veriyor. Surluların sesine ses katıyor.

أكراد تركيا: أعلنوا الحرب علينا وألقوا نوابنا في السجون


أكراد تركيا: أعلنوا الحرب علينا وألقوا نوابنا في السجون

يوم ربيعي جميل في دياربكر. وهناك صور لأردوغان قد تزينت بالأعلام التركية، وصُفَّت كل 4-5 أمتار على طول الطريق، وأظن أنني لن أنسى على الإطلاق هذا المنظر حتى وإن مرت عليه سنوات عديدة. كما غُرست الأزهار على الأرصفة بطول الطريق أيضاً.
عليَّ أن أكون منصفة؛ فالوصيَّ هذه المرة لم يغرس زهور شقائق النعمان، وإنما الأزهار الجميلة المناسبة لجغرافية المنطقة. فالأموال التي تركتها بلدياتنا في خزاناتها يُنفقها الأوصياء الآن بكل راحة وسهولة.
أدخل مدينة سور. سور التي تشهد حالة من الإنشاءات لم تنتهِ منذ عامين ونصف العام. أجلس على أحد المقاهي، فيلتف الشباب من

“300 vekilimiz olsa ne olur, Kürtleri meclisten atmak için darbe yaparlar”


“300 vekilimiz olsa ne olur, Kürtleri meclisten atmak için darbe yaparlar”




Diyarbakır’da güzel bir bahar günü. Yol boyunca her 4-5 metrede bir dizili Türk bayrağı ile bezenmiş Erdoğan resimleri var, yıllar geçse de bu görüntüyü hiç unutamayacağımı düşünüyorum. Yol boyunca refüjlere çiçekler de ekilmiş.

Hakkını vereyim, kayyum bu sefer lale değil, Bölge coğrafyasına uygun güzel çiçekler ekmiş. Bizim belediyelerin kasada bıraktıkları paralar, şimdi kayyum tarafından rahat rahat harcanıyor.

Sur’a giriyorum. 2,5 yıldır bitmeyen bir inşaat halinde Sur. Bir kafeye oturuyorum, gençler etrafımı sarıyor. Konumuz yaklaşan seçimler.

سجون تركيا مقابر مفتوحة


سجون تركيا مقابر مفتوحة


تشهد أعداد السجناء والمحتجزين في السجون التركية زيادة كبيرة خلال الفترة الحالية من حكم حزب العدالة والتنمية؛ حيث جاء في التقرير الذي أعدته جمعية حقوق الإنسان، استناداً إلى أقوال المساجين في السجن المركزي، بشأن ما يتعرض له المحتجزون في السجون التركية من انتهاكات، أنه اعتباراً من 15 نوفمبر 2017، أُلقي في السجن 228993 سجيناً؛ متوزعين على عدد 384 سجناً في عموم تركيا. 

الأكراد ليسوا وحدهم.. عندما أصبح نصف سكان تركيا من "الإرهابيين"


الأكراد ليسوا وحدهم.. عندما أصبح نصف سكان تركيا من "الإرهابيين"

نُشر في جريدة جمهورييت الأسبوع الماضي مقال للرئيس المشارك "لاتحاد القضاة والمدعين من أجل الحرية والديموقراطية"، أورهان غازي أرتكين، حيث ألقى الضوء، من خلال هذا المقال، على توظيف القانون الجنائي؛ لإلصاق تهم الإرهاب بالمواطنين، مستشهداً بنماذج عديدة من التاريخ. يشرح القاضي أورهان غازي، في مقاله، كيف أننا جميعًا أصبحنا إرهابيين من وجهة نظر السلطة الحاكمة في تركيا اليوم، ويتعرض لمفهوم كلمة "إرهابي" لديهم. أُوصي الجميع بقراءة هذه المقالة.
أما أنا، فدعوني أتناول موضوع "كيف يتحول الإنسان إلى إرهابي"، من وجهة نظري الخاصة، اعتماداً على مشاهد حية من حياتنا اليومية.

Ölüm döşeğindeki hasta tutsakların 28 Şubatçılar kadar değeri yok


Ölüm döşeğindeki hasta tutsakların 28 Şubatçılar kadar değeri yok



AKP dönemin tarihe hapishane ve tutuklu sayılarındaki artışla da geçiyor. İnsan Hakları Deneği Merkezi Hapishaneler Komisyonu’nun hazırladığı “Mahpusların Diliyle Türkiye Hapishanelerinde Hak İhlalleri Raporu”na göre; 15 Kasım 2017 itibariyle Türkiye’de toplamda 384 ceza infaz kurumunda 228.993 mahpus bulunmakta.

Bu hapishanelerin kapasitesi 207.279 olduğu için yaklaşık 20.000 mahpus yerde yatıyor. Bu arada AKP iktidara geldiğinde mahpus sayısının 59.429 olduğunu da buraya ekleyelim.

Peynir sevenler, zeytin sevenler, terörist olmaya hazır mısınız?


Peynir sevenler, zeytin sevenler, terörist olmaya hazır mısınız?


Önceki hafta Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan yazısında Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin’in tarihten örneklerle terörizm suçlamalarının ceza hukukundaki kullanımlarına bakıyor ve “Türk tipi” anti-terör söyleminin özelliklerini hukuki düzlemde inceleyerek, hepimizin nasıl terörist olduğunu anlatıyordu. Herkesin okumasını tavsiye ederim.


Ben ise “nasıl terörist olunuru” günlük pratik yaşantımızdan kesitlerle anlatmak istiyorum.

أكراد تركيا: لا نزال نشرب القهوة بينما يستمر القصف علينا!


أكراد تركيا: لا نزال نشرب القهوة بينما يستمر القصف علينا!


نشأتُ في أحد أفقر أحياء ديار بكر، كبرى مدن الجنوب الشرقي في تركيا، حيث أغلبية السكان من الأكراد.
في مطلع ثمانينيات القرن العشرين، بدأنا نسمع عن شكل من أشكال الصراع المسلح في الجبال بين "إرهابيين" والدولة.
وبعد بعض الوقت، سمعنا أن هؤلاء "الإرهابيين" يعرفون باسم "آبوجي". كانوا أكرادا وكانوا يقاتلون من أجل حقوق الشعب

Saturday, October 6, 2018

Yes, we still drink coffee!


Yes, we still drink coffee!


I grew up in one of the poor districts of Diyarbakır, the biggest city in Turkey’s mainly Kurdish southeast.

At the beginning of the 1980s, we began to hear that there was some kind of armed conflict in the mountains, between “terrorists” and the state. After a while, we heard these “terrorists” were called “Apocu”. They were Kurdish and fighting for the rights of Kurdish people. Many Kurdish people still had no idea about the PKK, the Kurdistan Workers Party, as the Apocu were formally known.

Amedspor Başkanı: Seni Türkiye olarak görmüyorlar


Amedspor Başkanı: Seni Türkiye olarak görmüyorlar


Nurullah Edemen Amedspor’un başkanı. Benim ise çok eski dostum. Onun enerjisine yetişmek oldukça zordur. Spora ve Diyarbakır’a gönül vermiş bir iş insanı.

Amedspor’un son 3 yıldır yaşadıkları malum. Her türlü ayrımcılık ve ırkçılıkla karşılaştı. Futbol sahasını bir spor sahası yerine savaş sahası sanan insanlar Amedspor’a karşı spor etiği içine sığmayan davranışları nedeniyle cezalandırılmazken, Amedspor barış sloganları nedeniyle sürekli cezalandırıldı.

نصيبين.. تدمير بلدة تركية ومسح تاريخها


نصيبين.. تدمير بلدة تركية ومسح تاريخها


كان مساء يوم عيد النوروز عام 1992 وكنت وقتها طالبة في المدرسة الثانوية. احتفلنا بالنوروز في نصيبين بدون عنف، لكن أكثر من 100 شخص قتلوا خلال الاحتفالات في جزيرة ابن عمر المجاورة وخيم الحزن على الناس في نصيبين. وبينما كان الناس يتحدثون عن المذبحة التي وقعت في جزيرة ابن عمر في ذلك المساء، وجه وزير الداخلية آنذاك عصمت سيزجين الشكر عبر شاشات التلفزيون إلى أهالي نصيبين لعدم دعمهم للإرهابيين في جزيرة ابن عمر. ذلك البيان أغضب أهالي نصيبين وقرروا الاحتجاج على مذبحة جزيرة ابن عمر.

Destruction of the memory of a town: Nusaybin


Destruction of the memory of a town: Nusaybin


“It was the evening of Newroz 1992. I was in high school. We celebrated Newroz in Nusaybin without violence, but more than 100 people were killed during the celebrations in Cizre, a neighbouring district. The people of Nusaybin were so sad. While people were talking about the massacre in Cizre that evening, Interior Minister İsmet Sezgin thanked the people of Nusaybin on TV for ‘not supporting the terrorists in Cizre’. This statement enraged the people of Nusaybin and they decided to protest the massacre in Cizre.

تركيا.. العنصرية تبلغ مداها بمنع العمال الأكراد من التحدث بلغتهم!


تركيا.. العنصرية تبلغ مداها بمنع العمال الأكراد من التحدث بلغتهم!



مع طلعة شمس كل يوم جديد يضاف المزيد والمزيد إلى المحظورات المتعلقة بهوية الأكراد ولغتهم الأم. فقبل أيام علمنا أن إحدى شركات البناء والمقاولات بمنطقة "بشاق شهر" في مدينة إسطنبول، حظرت على العمال الأكراد التحدث باللغة الكردية فيما بينهم. الحظر جاء بموجب تعميم أرسل من الشركة الأم إلى شركة توفير عمالة من الباطن، بشأن العمال الذين يعملون في موقع شركة البناء والمقاولات، وجاء في التعميم ما نصه "تحدث العمال في موقع البناء والتشييد بلغات أخرى، أمر يزعج كافة العاملين الآخرين، بما فيهم العمال المتعاقدين من الباطن".

ضحايا القمع التركي يحتاجون إلى ما هو أكثر من الاعتذار


ضحايا القمع التركي يحتاجون إلى ما هو أكثر من الاعتذار


نسمع في كل يوم عن آلاف الأشخاص الذين تأثروا بالمراسيم التي أصدرتها الحكومة في إطار حالة الطوارئ المستمرة في تركيا. ففي بلد مثل تركيا، حيث اعتُقل الآلاف ويموت المئات جراء العنف كل شهر، من السهل أن تتحول حياة الناس إلى أرقام. واليوم، أريد أن أشارككم قصة من آلاف القصص هذه.
كان غوجان أجيكولو مدرس تاريخ شاب فُصل من عمله بعد محاولة الانقلاب الفاشلة التي وقعت في 15 يوليو عام 2016 طبقا لمرسوم حالة الطوارئ. واعتُقل أجيكولو في 25 يوليو من العام نفسه بسبب ادعاءات بأن له صلات بحركة غولن، التي تشير إليها أصابع الاتهام فيما يتعلق بتنفيذ الانقلاب.

Friday, September 14, 2018

Bu cüret nereden geliyor?


Bu cüret nereden geliyor?


Kürt kimliği ve Kürt diline ilişkin yasaklara her gün bir yenisi ekleniyor. Geçen gün de İstanbul Başakşehir’de Yapı&Yapı firmasının Kayaşehir Emlak Konut Kuzey Yaka Projesi inşaatında, Kürt işçilerin kendi aralarında Kürtçe konuşmasının yasaklandığını öğrenmiş olduk.

Yapı&Yapı İnşaat’a ait şantiyede, ana firma tarafından taşeron şirkete gönderilen yazıda, “Şantiyede çalışan personellerin farklı lisanlarda konuşmaları diğer taşeronların personelleri de dâhil olmak üzere tüm çalışanları rahatsız etmektedir” ifadelerine yer verilmiş.

Benim anadilim “tüm çalışanları” rahatsız ediyormuş meğer.

Victims of Turkish crackdown deserve more than a pardon


Victims of Turkish crackdown deserve more than a pardon


Every day you hear about the thousands of people who have been affected by government decrees issued under Turkey’s ongoing state of emergency. In a country like Turkey, where thousands have been arrested and hundreds die in violence each month, lives can easily be turned into numbers. Today I want to share one story, one life behind these thousands.

Gökhan Açıkkollu was a young history teacher. After the July 15, 2016 coup attempt, he was fired from his job under an emergency decree. On July 25, 2016, he was detained due to allegations of having links the Gülen movement, accused of carrying out the coup.

بقاء الدولة التركية: الكاتشب والمايونيز على مائدة السلطة الحاكمة!


بقاء الدولة التركية: الكاتشب والمايونيز على مائدة السلطة الحاكمة!


لا أتذكر جيدًا أول مرة سمعت فيها الحديث عن البقاء. فما أتذكره أنني بدأت أسمع مَن حولي، يتحدثون عن مسألة البقاء منذ أن كنت طفلة. كان تورغوت أوزال، وسليمان ديميرل، وتانسو تشيلر يتحدثون كثيرا عن بقاء تركيا كذلك.
لقد وردت كلمة "البقاء" في قاموس مجمع اللغة التركية بمعنى "الخلود" و"الاستمرار". وهذا يعني أن تكرار السلطة الحاكمة لهذه الكلمة باستمرار، إنما يدل على وجود مشكلة في البقاء لديها، أو أنها تخشى الموت بشكل مستمر.

Bitmeyen beka sorunu nasıl ketçap ve mayoneze dönüştü?


Bitmeyen beka sorunu nasıl ketçap ve mayoneze dönüştü?


Beka lafını ilk ne zaman duyduğumu düşünüyorum da bulamıyorum. Kendimi bildim bileli var gibi geliyor bana. Özal, Demirel, Çiller de sık sık bahsederlerdi Türkiye’nin beka sorunundan.

Türk Dil Kurumu bekayı “kalıcılık, ölmezlik” diye tanımlamış. Bu ülkenin bitmeyen bir ölmekten korkma, kalıcılık sorunu var demek ki…

Kurulduğundan beri Türkiye Cumhuriyetinin bekası için yapılmıştır her şey. Bütün dünya işini gücünü bırakmış Türkiye’yi yok etmekle uğraşmaktadır. Sürekli yedi düvele karşı mücadele edilmektedir.

الأكراد والأرمن.. الخيط الذي دائما ما يتبع الإبرة في تركيا!


الأكراد والأرمن.. الخيط الذي دائما ما يتبع الإبرة في تركيا!


كانت الشمس تتوسط كبد السماء فوق مدينة ديار بكر عندما قررت الخروج للتمشي في منطقة سور التاريخية حيث تم الإعلان وقتها عن إعادة فتح مئذنة مسجد الشيخ مطهر (المئذنة التاريخية ذات الأربعة أقدام) بعد عامين ونصف العام من الإغلاق، وتحديدا منذ أن منعت السلطات زيارة المئذنة في الثاني من ديسمبر 2015 في أعقاب اغتيال نقيب المحامين في ديار بكر وصديقنا طاهر ألجي هناك.

Thursday, September 13, 2018

Turkey’s Kurds and Armenians: The thread that follows the needle


Turkey’s Kurds and Armenians: The thread that follows the needle



It was a sunny Diyarbakir day. I was walking through the old city of Suriçi. It was announced that Dört Ayaklı Minare (the Four-Legged Minaret) had just been opened after two-and-a-half years. It was forbidden to go to the minaret since Dec. 2 2015, after the head of the Bar Association and our friend Tahir Elçi was assassinated there.

I knew it would be hard for me to visit the minaret after two years, but I went. The minaret has been covered with Turkish flags. It didn’t feel like our Minaret any more. I stood in front of its legs. The last time I was there was on Dec. 1 2015. I stood there crying as cats were trying to lap up Tahir’s dried blood. I guarded the area for a few hours until they announced the curfew.

عندما هدمت تركيا تمثال كاوا الحداد تزامنًا مع الاحتفال بعيد النوروز


عندما هدمت تركيا تمثال كاوا الحداد تزامنًا مع الاحتفال بعيد النوروز


خرجتُ من المكتب، وتقدمتُ صوب مدخل المدينة الوحيد. ها أنا ذا أدخل إلى مدينة سور، مرورًا بين الحواجز والمتاريس التي وضعتها الشرطة عند مدخل المدينة. في مواجهتي مباشرةً، كان هناك مبنى البلدية الضخم، وقد أُحيط بتعزيزاتٍ أمنية مشددة؛ من متاريس، ومدرعات، ومركبات فض الشغب. وعلى ظهر المبنى، رأيتُ العلم التركي، وصورة لأردوغان، كُتِبَ فوقها عبارة "مرحبًا بك سيدي الرئيس في ديار بكر- رئيس بلدية سور بلال أوزكان".

أكين بيردال: تركيا الوصول إلى نقطة اللاعودة..


أكين بيردال: تركيا الوصول إلى نقطة اللاعودة..


ربما يكون أكين بيردال أشهر النشطاء المدافعين عن حقوق الإنسان في تركيا. وهو المؤسس المشارك لرابطة حقوق الإنسان الرائدة في عام 1986 وعمل مديرا لها من 1992 إلى أن أطلق عليه قوميون من اليمين المتطرف النار عند مقر الرابطة. ونجا بيردال من محاولة الاغتيال ثم أصبح عضوا في البرلمان من 2007 حتى 2011.
تحدث بيردال إلى "أحوال تركية" بشأن حياته وعمله.

Turkey may have reached the point of no return - Akın Birdal


Turkey may have reached the point of no return - Akın Birdal


Akın Birdal is perhaps Turkey’s most famous human rights campaigner. Co-founder of the groundbreaking Human Rights Association (IHD) in 1986, he served as its head from 1992 until he was shot by far-right nationalists at the association’s headquarters. Birdal survived the assassination attempt and went on to become a member of parliament from 2007 until 2011.

Newroz Arifesinde Demirci Kawa heykelini yıkmak


Newroz Arifesinde Demirci Kawa heykelini yıkmak


Bürodan çıkıp Tek Kapıya doğru ilerliyorum. Tek Kapıdaki polis barikatlarının arasından geçerek Sur’a giriyorum. Karşımdaki barikat, panzer ve tomalarla çevrilmiş Sur Belediye binasına bina büyüklüğünde bir Türk bayrağı ve Erdoğan’ın resmi asılmış. Resmin üzerinde “Sn. Cumhurbaşkanımız Diyarbakır’a hoş geldiniz - TC. Sur Belediye Başkanı Bilal Özkan” yazıyor.

Her taraftan görünen koca yazıya bakan diğer Diyarbakırlılar gibi ben de Diyarbakırlıların diliyle yüzümü ekşitiyorum. Gasp edilen koltuğa oturan birinin kendisine belediye başkanı demesine mi yanalım, böylesi bir yoksulluğun içinde tüm şehri donatan bez dövizlere harcanan paralara mı, bilemiyorum. Şehir aylardır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelişine hazırlanıyordu.

"Sağlam bir demokrasi kültürü oluşturamadık"


"Sağlam bir demokrasi kültürü oluşturamadık"


Akın Birdal birçok şapkaya sahip olanlardan. İnsan hakları savunucusu, siyasetçi, ziraat mühendisi, yazar… Korkunç tanıklıklar, suikastlar, linç girişimleri ile geçen bir yaşam. Ve böylesi bir yaşama rağmen, her zaman dudağında tatlı bir tebessüm var.

Mucizevî bir şekilde hayatta kaldığı suikasttan sonra bile, suikastçıları anlatırkenki sakinliği, dinleyenlere verdiği umut dikkatimi çekmişti. Akın Birdal deyince, bu umut veren, gözlerinin içi gülümseyen bakışlara, insanın içine işleyen bir nezaketi de eklemek gerekiyor.

Biz sadece birkaç hafta önce tanışma şansı bulduk. Onun bana ilk sorusu, mücadele ederken, enerjimi, gülümseyen yüzümü, gücümü nerden aldığımdı. Ben de ona cevap vermiştim, “Sizlerin, Vedat Aydınların, Apê Musaların, Eren Keskinlerin mücadelesinden alıyorum” diye.

16 Mart günü, güneşli bir bahar sabahı, Diyarbakır’da kendisi ile buluştuk. Ne iyi geldi bana. Yine güçlendim, enerji depoladım. Bu röportaj size de iyi gelecek.

تركيا تحارب الأكراد الموتى، فكيف لها أن تصنع السلام مع "الأحياء"؟


تركيا تحارب الأكراد الموتى، فكيف لها أن تصنع السلام مع "الأحياء"؟


"قُتل ابني في الخامس من مايو 2017 في اشتباك مع الجيش التركي. علمت بموته من نشرات الأخبار. جرى تبادل صور جثمان ابني الممزق الأوصال على موقع للتواصل الاجتماعي يسمى "كانليكول".

وفي الصور، وقف جندي من قوات العمليات الخاصة بقدمه على جثة ابني. ذهبت أنا وزوجتي إلى هكاري لمقابلة القائد العسكري لطلب تسلم جثمان ابني بعد 20 يوما من ذلك. قال القائد العسكري إنهم ألقوا بالجثمان في النهر. قلت "أيها القائد، أريد جثمان ابني. إذا لم تكن قادرا على الذهاب إلى المنطقة، فبوسعي أنا الذهاب واستعادة جثته وجثث الآخرين".

Tuesday, September 11, 2018

While fighting deceased Kurds, how can Turkey make peace with its “living” Kurds?


While fighting deceased Kurds, how can Turkey make peace with its “living” Kurds?



“My son was killed on 5th of May 2017 in a clash with the Turkish army. I learned of his death from the news. On a social media site called “kanlıkule”, the photos of my son’s disintegrated body were shared. In the photos, a special operation’s soldier stood with his foot on top of my son’s body. My wife and I went to Hakkari to meet with the army commander to request my son’s body 20 days later. The commander said that they threw his body into the river. I said ‘commander, I want my son’s body. If you can’t go to the area, I can go and retrieve his body and the bodies of others.’ He said “Dogs and cats are eating the bodies of those killed last week’. I said ‘commander, there have been wars throughout history. After battles, even the worst enemies allow the others to collect their dead. What you are doing now goes against all laws and humanity. I beg you commander don’t torture us, give us our son’s body. Give us a grave, a stone that we can visit and cry at.”


These are the words of a father whose son, a member of the Kurdistan Workers Party (PKK), was killed in the Çukurca district of Hakkari province, close to the borders of Iran and Iraq. I met him three months ago at the Human Rights Association in Diyarbakır. He is not alone.

الألغام التركية ومُخلفات الحروب تحصد المزيد من أطفال الأكراد


الألغام التركية ومُخلفات الحروب تحصد المزيد من أطفال الأكراد



قُمتُ قبل عامٍ ونصف بزيارة منزل زيلان، بصحبة رئيس البلدية، في ذلك الوقت، سارة قايا، التي تقبع حاليًا في سجن مدينة نُصيبين في تركيا. 
اعتاد ديلان، الذي يبلغ من العمر اثني عشر عاماً، وأخته زيلان ابنة الحادية عشرة (وهي مقيدة في بطاقتها الشخصية باسم فهيمة) أن يذهبا بصحبة اثنين من أبناء عمهما، في أوقات حظر التجوال - مثل باقي الأطفال في مدينة نُصيبين- إلى الأحياء المُهدَّمة؛ كي يجمعوا قطع الخُردة؛ ليقوموا ببيعها بعد ذلك.

Zilan, Dilan, Yusuf, Berat… ölü çocuklar, “kalan” çocuklar…


Zilan, Dilan, Yusuf, Berat… ölü çocuklar, “kalan” çocuklar…


Bir buçuk yıl önce Nusaybin’in şuan cezaevinde olan Belediye başkanı Sara Kaya ile ziyaret etmiştim Dilanların evini.

12 yaşındaki Dilan, 11 yaşındaki kız kardeşi Zilan (nüfus cüzdanındaki ismi Fehime İmiş) ve 2 amcaoğlu, Nusaybin’deki birçok çocuk gibi o dönem sokağa çıkma yasağı sırasında yıkılan mahallelere giderek, yıkıntıların hurdasını toplayıp satıyorlardı.

"Our work is being criminalized” - human rights leader


"Our work is being criminalized” - human rights leader



The main difference between the present and Turkey’s so-called dirty war in its mainly Kurdish southeast in the 1990s, said the head of the Human Rights Association (IHD) in Turkey’s biggest Kurdish city, is that “there appears to be no rules or principles today … there is no rule or law.”

Thousands were killed as the conflict between the Kurdistan Workers Party (PKK) and the state intensified in the 1990s, millions lost their homes as security services torched villages in a scorched earth policy and an unknown number disappeared or were assassinated by pro-government hitmen.

But the conflict began to ease in the early years of the century following the capture of PKK leader Abdullah Öcalan in 1999. But after a two-and-a-half year ceasefire broke down in 2015, fighting has flared up once again and the government has carried out a wide-ranging crackdown on all forms of dissent under a state of emergency imposed after the failed July 2016 coup attempt.

زعيم حقوقي: عملنا يتم تجريمه في تركيا


زعيم حقوقي: عملنا يتم تجريمه في تركيا


قال رئيس رابطة حقوق الإنسان في أكبر مدينة كردية في تركيا إن الاختلاف الرئيسي بين حاضر تركيا وما يطلق عليه الحرب القذرة في جنوب شرق البلاد ذي الأغلبية الكردية هو أنه "يبدو أنه لا توجد لوائح أو مبادئ اليوم ... ولا يوجد حكم أو قانون."
وقتل الآلاف في الصراع بين حزب العمال الكردستاني والهجوم الكثيف الذي شنته الدولة في عقد التسعينات من القرن الماضي، وفقد الملايين منازلهم حيث أحرقت دوائر الأمن القرى وذلك في إطار انتهاج سياسة الأرض المحروقة، واختفى عدد غير معلوم أو اغتيل على أيدي قتلة مأجورين موالين للحكومة.

كيف تفهم "تركيا الجديدة" بقيادة أردوغان؟


كيف تفهم "تركيا الجديدة" بقيادة أردوغان؟


لا أستطيع أن أتذكر بالتحديد أول مرة سمعت فيها مصطلح "تركيا الجديدة". فبعد عام 2010، بدأ حزب العدالة والتنمية الحاكم في استخدامه كثيرا. وخلال حملة الانتخابات الرئاسية عام 2014، قال رجب طيب أردوغان الذي كان رئيسا للوزراء وقتها إنه سيكون رئيس تركيا الجديدة.
وفي المؤتمر العام للحزب عام 2015، أعلن حزب العدالة والتنمية بروتوكوله لتركيا الجديدة: 
قال الحزب "بما تملكه من ثراء ثقافي، وديمقراطية حرة، واقتصاد قوي، وتفاهم سياسي يستند على معايير إنسانية، ونسيج اجتماعي قوي، وموارد بشرية نشطة، وسياسة خارجية فعالة، فإن تركيا الجديدة عضو مشرف للإنسانية، وقوة صاعدة على مستوى العالم".

يوم في ديار بكر: هدم المباني التراثية بانتظار زيارة الرئيس


يوم في ديار بكر: هدم المباني التراثية بانتظار زيارة الرئيس


يوم ربيعي جميل في ديار بكر.
منذ شهور وهناك عمل محموم ما زال مستمرًا في جادة "ملك أحمد" في "سور" بــ"ديار بكر". وفي الشتاء الماضي غُطِّيت بطبقة من البازلت الرقيق والطلاء الأبيض الحوانيتُ المتراصة على جانبي جادة "غازي" الرئيسية، بينما غطيت الأجزاء العلوية منها بالأخشاب.

How to understand the 'New Turkey'


How to understand the 'New Turkey'



I can’t remember the first time I heard the term “New Turkey”. After 2010 the ruling Justice and Development Party (AKP) began to use it often. During the presidential campaign of 2014, the then-prime minister, Recep Tayyip Erdoğan, said he would be the president of a New Turkey.

At its 2015 party congress, the AKP announced its New Turkey Protocol:

“With its cultural richness, free democracy, powerful economy, human based political understanding, powerful social structure, dynamic human resources and effective foreign policy, the New Turkey is an honourable member of humanity and a rising power in the global world,” it said.

Let us look at what it means to be an honourable member of humanity and a rising power in the global world.

"Kural ve kaide kalmadı, keyfiyet hakim!"


"Kural ve kaide kalmadı, keyfiyet hakim!"


Raci Bilici İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı. 2004 yılından beri İHD’de çalışıyor. Aynı zamanda öğretmen(di). Hak savunuculuğu çalışmalarından dolayı mesleğini bırakmak durumunda kaldı.


Uzun yıllardır tanışıyor olsak da, benim kendisi ile dostluğum 2015 yılında Bölgede çatışmaların tekrar başlamasıyla pekişti. Kimi zaman birlikte Sur’a girmeye çalıştık, kimi zaman yerde bırakılan cenazeleri almaya çalıştık, bazen morglardaydık…


Bu son 2 yılda kişisel olarak sadece bana değil, hak ihlalline uğrayan yüzlerce insana kuvvet verdi.


Bazı röportajları yapmak çok zordur. Bu da öyle oldu. Kaybettiklerimizi anarak sık sık röportajı kesmek durumunda kaldım. Bölgede insan hakları savunuculuğu yapmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladım. Tüm hak savunucuları önünde, İHD’nin önünde saygıyla eğiliyorum. İyi ki varlar…

في قاموس الحكومة التركية.. أن تكون كرديا هو أن تكون مجرما!




في قاموس الحكومة التركية.. أن تكون كرديا هو أن تكون مجرما!


كنت أشاهد مقطع فيديو جرى تسجيله العام الماضي خلال احتفالات عيد النيروز (عيد الربيع الكردي) في جامعة دجلة في ديار بكر، وهالني ما رأيت. فقد شاهدت كيف اقتحم مجموعة من رجال الشرطة حرم الجامعة الكردية بمجرد بدء بعض الطلاب في الصفير بلحن أغنية كردية، وبدأت بضربهم وسحلهم على الأرض.
وفي الأسبوع الماضي فقط، علمنا مصير هؤلاء الطلاب الجامعيين بعد إلقاء القبض عليهم وقتها، إذ وجه مكتب المدعي العام في ديار بكر اتهامات إلى 12 طالبا جامعيا بـ "نشر دعاية لمنظمة إرهابية" و"ارتكاب جرائم باسم منظمة ارهابية". وطالب المدعي العام بإنزال عقوبة السجن بهم لمدة سبع سنوات لمجرد الصفير بلحن أغنية كردية.
وفي واقعة منفصلة، ألقت السلطات الأسبوع الماضي القبض على اثنين من الموسيقيين بسبب تقديمهما أغاني كردية في حفل زفاف في اسطنبول، ويواجه الآن الفنانان وأفراد العائلة التي أقامت حفل الزواج اتهامات بالترويج لمنظمة إرهابية، فيما لا يزال الموسيقيان يقبعان حتى هذه اللحظة وراء القضبان.

Sur kimler için yükseliyor?


Sur kimler için yükseliyor?


Diyarbakır’da güzel bir bahar günü.

Aylardır Sur Melikahmet caddesinde hummalı bir çalışma devam ediyor. Geçen kış Sur’un ana Gazi caddesi üzerindeki dükkanlar ince bazalt kaplama, beyaz boya ve üst kısımları ahşap olacak şekilde kaplandı.

Ondan sonra sıra güzelim Çarşîya Şewitî’ye (Yanık Çarşı) geldi. Yüzlerce yıllık, rengarenk Çarşîya Şewitî kısa zamanda ruhsuz bir çarşıya dönüştürüldü.

Çarşının içerisinde bu ruhsuz “yenileme”ye karşı esnaflar arasında ciddi çatışmalar çıktı.

Küçük bir grup esnaf bu “yenileme”ye karşı direnebildi.

Criminalising Kurdishness


Criminalising Kurdishness


I was watching a video recorded last year during the Newroz (Kurdish spring festival) celebrations at Dicle University in Diyarbakır. Kurdish university students were whistling a Kurdish song. A group of police came, began to beat them and dragged them across the ground.

Last week, we learned what happened to those university students. The Diyarbakir Prosecutor’s Office accused 12 university students of “spreading propaganda for a terrorist organisation” and “committing crimes in the name of a terrorist organisation”. The prosecutor demanded a seven-year sentence for whistling a Kurdish song.

Last weekend, two musicians were arrested for singing Kurdish songs at a wedding in Istanbul. The wedding singers and the wedding hosts were accused of promoting a terrorist organisation. They are still in prison.

سياسة تركية ثابتة.. البغال والأكراد والإرهاب




نورجان بايسال


مارس 04 2018






سياسة تركية ثابتة.. البغال والأكراد والإرهاب





لا يمر يوم من الأيام إلا ونطالع في العديد من وسائل الإعلام أخبارًا تتسم بالسخافة والتفاهة. ومن هذه الأخبار ذلك الذي نشرته وكالة بلاد الرافدين الأسبوع الماضي، لكن بقدر سخافته وتفاهته كان مهمًا للغاية من حيث إظهار النقطة التي وصلت لها تركيا في القضية الكردية.

Katırlar ve Kürtler


Katırlar ve Kürtler


Gün geçmiyor ki absürt bir haber okumayalım. Geçen hafta Mezopotamya Ajansının geçtiği haber absürt olduğu kadar bu ülkenin Kürt sorununda geldiği noktayı göstermesi açısından önemliydi de.

Mezopotamya Ajansının geçtiği habere göre, Şırnak Uludere ilçesine bağlı Yemişli köyünde bir yurttaşa ait dört katıra, üzerinde kaçak sigara taşıdığı gerekçesiyle kolluk güçlerince el konulmuş, karakola götürülen katırların akıbetini öğrenmek üzere bilgi almak isteyen sahibine kolluk güçleri yetkilileri tarafından katırların gözaltına alındığını ve gözaltı işlemlerinin bitmesinin ardından Uludere Savcılığı’na sevk edileceği bilgisi verilmişti.

Önceki gün “Katırların işlemleri daha bitmedi. İşlemler bitmeden katırlar satılmasın” şartı ile katırların sahibine teslim edildiğini öğreniyoruz. Doğrusu bu konuda merak ettiğim çok şey var: Mesela katırların ifadesi nasıl alınmıştır, gözaltı işlemi nasıl uygulanmıştır, baro katırlara avukat tayin etmiş midir... gibi.

ديار بكر – تركيا .. "يتعين على من يريد النجاح في دُنْيا الأعمال أن يعمل من أجل السلام"


ديار بكر – تركيا .. "يتعين على من يريد النجاح في دُنْيا الأعمال أن يعمل من أجل السلام"






ديار بكر- محمد قايا هو أحد رجال الأعمال الذين ترجع أصولهم إلى ديار بكر بتركيا، سبق أن تعرَّفنا على محمد قايا منذ فترة زمنية بعيدة؛ فقد ساهم - خلال فترة رئاسته للغرفة التجارية والصناعية عن منطقة ديار بكر - في تنفيذ بعض المشروعات التنموية هناك. شارك محمد قايا كذلك في السنوات الأخيرة بالعديد من الاستثمارات في مجالات الصيدلة، وصناعة الدواء، والتعليم.

“İş dünyası başarı istiyorsa, barış için çalışmalı’’


“İş dünyası başarı istiyorsa, barış için çalışmalı’’


Diyarbakır- Mehmet Kaya Diyarbakırlı bir iş insanı. Uzun yıllara dayanıyor tanışıklığımız. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı (DTSO) döneminde birlikte bazı kalkınma projelerine omuz verdik. Eczacılığının yanı sıra son yıllarda eğitim alanında da yatırımlar yaptı.


Mehmet Kaya sivil toplumcu kimliği ile de tanınıyor. 2014 yılında Bölgeden bir grup akademisyen, gazeteci, siyasetçi ve aydının biraya gelmesi ile kurulan Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (DİTAM) de yönetim kurulu başkanı.


Yakında gerçekleşecek olan Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinde de sivil toplumun ortak adayı olarak ön plana çıkıyor.


Sohbetimiz sırasında sık sık 90’lara, 20 yıl öncesine gittik. 20 yıl sonra da ayakta kalıp, bir çay eşliğinde, yaşadığımız bu karanlık günleri gülümseyerek hatırlayalım umudumuzu yineledik…

"السجناء" الجدد في تركيا


"السجناء" الجدد في تركيا


في العطلة الأسبوعية الماضية، اتصلت بي إحدى صديقاتي من اتحاد الصحفيات الإيطاليات ودعتني إلى المشاركة في منتدى للصحفيين سيعقد في روما في مارس.

أبلغتها بكل أسف أنني أخضع للمراقبة القضائية، أي أن علي الذهاب إلى مركز الشرطة مرة في كل شهر، وأنني ممنوعة من السفر، وبالتالي لا يمكنني مغادرة البلاد.

أصابتها الصدمة. لم يكن سهلا عليها استيعاب كيف يمكن فرض حظر للسفر دون حكم قضائي. وقلت لها: "صدقيني، من الصعب علي أيضا فهم ذلك".

Sunday, February 25, 2018

Turkey’s new “Prisoners”

Turkey’s new “Prisoners”

Last weekend, one of my friends from the Italian Women Journalists’ Association called me and invited me to participate in a journalists’ forum to be held in Rome in March. I sadly told them that I am under a judicial control, meaning I have report to the police station once a month and have a travel ban; I can’t leave the country. She was shocked. It was not easy for her to understand a travel ban without a court judgement. I told her: “Believe me; it is also hard for me to understand”.

Hundreds of thousands of people in Turkey now live under such judicial controls and travel bans. An investigation has just opened against me because of my tweets against Turkey’s offensive against the Kurdish-controlled Syrian enclave of Afrin. After three days in detention, I was released on bail, but I also received a travel ban. My lawyer told me: “Nurcan, welcome to our new community. The community of the forbidden!” My lawyer, my doctor, my kids’ teachers, my neighbours, my friends, thousand of teachers, academics, former state officials, many Kurdish politicians, activists, NGO leaders, even the cleaning staff fired from their jobs with the municipality have received travel bans and are under judicial control. I am only one of the “forbidden”.

تركيا: لن ننتظر أوروبا بعد اليوم



في الوقت الذي كان الجيش التركي يقصف فيه مناطق من مدنه في جنوب شرق البلاد ذي الأغلبية الكردية في يناير عام 2016، كنت أجهز للجنة في مؤتمر بالبرلمان الأوروبي في بروكسل.

بعد الترحيب بالحضور الذين كان بينهم برلمانيون، اتصلت بمحمد تونج الذي كان يحتمي في قبو بمدينة سيزري التي أعلن منها الجناح الشبابي بحزب العمال الكردستاني الحكم الذاتي وحفر خنادق ونصب متاريس ليمنع قوات الأمن من دخولها.

رد الجيش والشرطة بنيران دبابات ومدفعية وأرسل قوات خاصة لسحق التمرد.

وصلت هاتفي المحمول بمكبر الصوت في القاعة وقال تونج:



ما يحدث في سيزري مأساة بالتأكيد. أصيب 28 شخصا في منزل، وفقد خمسة منهم حياتهم بسبب كميات الدماء التي نزفوها. ولا توجد مياه متبقية. نترك المبنى لجلب الماء ويصيبنا القناصة بالرصاص ولذلك لا نستطيع الخروج. هجمات قذائف المورتر دمرت بالكامل المبنى المؤلف من أربعة طوابق، وأنا داخل هذا المبنى الآن. الموقف حرج. ولهذا أناشد أصدقائنا عندك. من فضلكم أوقفوا هذه الوحشية. أنتم أقوياء بما يكفي لوقف هذه المذبحة في سيزري. أنتم أقوياء بما يكفي لتحذير حكومة حزب العدالة والتنمية ورفع الحصار عن سيزري. وإن فشلتم في ذلك فستصبحون متواطئين في المذبحة هنا.


أنصت أعضاء البرلمان الأوروبي للمكالمة لكنهم لم يفعلوا شيئا للناس المحاصرين تحت المنازل في سيزري.

بعد عشرة أيام من المؤتمر، وفي الثامن من فبراير 2016، أحرق تونج حيا مع آخرين. أكثر من 150 شخصا أحرقوا حتى الموت في أقبية سيزري. وشاهد البرلمان الأوروبي مقتل الناس الذين ناشدوا المجلس وطلبوا المساعدة.

حي سور في مدينتي ديار بكر كان من بين مناطق قصفتها الدولة في الفترة بين ديسمبر 2015 وحتى مارس 2016. وطلبت جمعيات لحقوق الإنسان ونشطاء من البرلمان الأوروبي والدول الأوروبية القيام بشيء لوقف القصف وحظر التجول الذي فرضه الجيش وإجراءات أخرى.

وانتظرنا مجددا. ولم يأت أحد.

ودمر القصف نصف سور بالكامل وهو المركز التاريخي لديار بكر الذي يعود جذوره إلى خمسة آلاف عام.

وبعد ذلك، فرض الجيش حظرا للتجول وشن عمليات عسكرية في مدن نصبين وشرناق ويوسيكوفا، وقد قمت بزيارة هذه المدن بعد رفع حظر التجول ووجدت القصف دمر نصف نصبين ويوسيكوفا.

كانت الجثث تحت الأنقاض، وأخذت الأمهات في البحث عن جثث أطفالهن. وكان الأسوأ في شرناق. وبعد ثمانية أشهر من الحظر دُمر 70 في المئة من المدينة بالكامل. واختفت تماما ثمانية من أحياء المدينة الاثنى عشر. وقد أصبت بصدمة فلم أتمكن من العثور على أماكن مألوفة، ولم أجد مركز المدينة وكان من الصعب علي تصديق أنني في شرناق.

علت أصوات احتجاج قليلة في الاتحاد الأوروبي والأمم المتحدة وبعض الدول الأوروبية وكان هذا كل شيء.

'Europe, we don't hold our breath for you anymore'



As the Turkish military bombarded parts of its own cities in the mainly Kurdish southeast of the country in January 2016, I was moderating a panel in a conference at the European Parliament in Brussels.


After welcoming the audience that included parliamentarians, I called Mehmet Tunç, who was sheltering in a basement in the southeastern town of Cizre from fighting between the youth wing of the Kurdistan Workers Party (PKK) and Turkish troops backed by tanks and artillery.


I connected my mobile phone to the microphone in the room. Tunç said:

Yaşasın Savaş! Yaşasın Ölüm!



Akhisar İlçe Eğitim Müdürlüğünden Akhisar Eğitim-Sen Temsilciliğine giden 8 Şubat 2018 tarihli dilekçe şöyle diyor:


“İlgili yazınız ile bildirilen ‘Çevreci Afacanlar’ adlı tiyatro eseri incelenmiş olup, inceleme sonucunda; Tiyatro metninin 6. Sayfasında ‘Bilgican’ adlı tiyatro karakterinin savaş karşıtlığı ile ilgili sözlerinin oyunun konusuyla alakasız bulunduğu; Yine aynı sayfada ‘Yaşlı Ağaç’ adlı karakterin şiddet karşıtı sözleri ile çevre temizliği arasında bir ilgi kurulamadığı, Ülkemizin içinden geçtiği bu hassa dönemde savaş karşıtlığı gibi siyasal söylemlerin çocuklarımıza sunulmasının sakıncalı olduğuna karar verildiğinden okullarımızda oyun tanıtımı ve afişlerinin asılması uygun görülmemiştir”.


Yani artık tüm insanlığın temel değerleri olan savaş ve şiddet karşıtlığını çocuklara öğretmek yasak! Düşündüm de yakında evlerimizin içine girip, evde çocuklarımıza ne öğrettiğimize de müdahale etmeye çalışabilirler muhtemelen.

'Kürtlerin hala var olması, direniyor olması bir mucize'



Yaklaşık 20 yıldır tanıyorum Ferda Cemiloğlu’nu. Ben henüz 20’lerin başındayken Van’da Afganlı mültecilerin hakları için mücadele ederken, sivil toplumcu kimliği ile tanışmıştım kendisiyle.


Daha sonra iş kadını Ferda Cemiloğlu olarak hayatımızda yer aldı. Irak Kürdistan’ının inşasında yine ön plandaydı. Irak Kürdistan’ına her gittiğimde Ferda Abla’nın evinde bir kahveye gider, Kürtlerin ve Kürdistan’ın sözlü tarihini ondan dinlerdim.


Tıpkı yıllar önce bana bu sözlü tarihi aktaran, Cemiloğlu ailesinin bir başka ferdi, sevgili Felat Amca gibi (Felat Cemiloğlu).


Cemiloğlu ailesi, namı diğer Cemilpaşalar Kürdistan tarihine damga vuran önemli ailelerden biri. Onların sürgünlerle geçen yaşamları, Kürtlerin ve Kürdistan’ın tarihine de ışık tutuyor.


Tarihimizi anlamaya, tekrar tekrar hatırlamaya çok da ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde Ferda Abla’nın kapısını tekrar çaldım. Bir gün bana “Ailem 150 yıldır birleşmek için doğmuştur” demişti. Kürtlerin kaderi gibi…

"السلام" بات اليوم محظورا في تركيا!

 تلقيت الليلة الماضية اتصالا من صديقة لي كانت نائبة في البرلمان التركي لسنوات وسياسية ذائعة الصيت. سألتني ما الذي ستكون بحاجة إليه في حال إذا ما اعتقلت. والأسبوع الماضي جرى اعتقالي بسبب تغريداتي المعارضة للحرب في عفرين، والآن من المتوقع أن تعتقل هي الأخرى. أبلغتها أن تعد حقيبة صغيرة بها منشفة ومداس للقدم وفرشاة أسنان ودواء وملابس ثقيلة للتدفئة.
بعد ذلك تلقيت اتصالات مشابهة من أشخاص آخرين يتوقعون الاعتقال بسبب معارضتهم للحرب.

“Peace” forbidden!


Last night I received a call from a friend of mine who was a representative in the Turkish parliament for many years and a popular politician. She asked me what she would need in case of detention. Last week I was detained because of my Tweets against the war in Afrin, and now she also expected to be detained. I told her to prepare a small bag with a towel, slippers, toothbrush, medicine and clothes to keep warm.

ثمن أن تقول "لا" للحرب في تركيا

كانت الساعة قد تجاوزت منتصف الليل بقليل. كنت أشاهد التلفاز غير بعيد عن ولديّ وهما يلعبان.
كان ابني الأصغر يلعب بقطع الليجو بينما أخذ الأكبر سنا يلعب على هاتفه. كان زوجي معنا أيضا وبرفقته صديق. ليلة الأحد التقليدية. سمعت فجأة دويا مرعبا. في البداية ظننت أن زلزالا ضرب المنطقة لكني بعد ذلك أدركت أن الصوت مصدره باب المنزل الأمامي. ولأن ذكريات الحرب لا تزال عالقة بالأذهان خطر ببالي أن منزلنا يتعرض لهجوم ويواجه قصفا وإطلاق نار.
صرخت في طفليّ أن يبقيا حيث هما وألا يقتربا. شيئا فشيئا أدركنا أن الرجال الموجودين في الجانب الآخر من المنزل هم عناصر من الشرطة كانوا يحاولون اقتحام باب منزلنا. في الواقع كان الباب قويا جدا لذا بدأ الحائط يتشقق من حوله. وحين عجزوا عن اختراق

The price of saying “no” to war in Turkey


It was just after midnight. I was watching TV as my sons played nearby. My younger son was playing with Lego as my older son played on his phone. My husband and another friend were also with us. A normal Sunday night. All of a sudden, I heard a terrible noise. At first, I thought it was an earthquake. I then figured out that the sound was coming from the front door. With war as a not so distant memory, I thought perhaps our house was under attack, being bombed and shot at.

Tuesday, February 13, 2018

KHK ve OHAL mağdurları anlatıyorlar

“25 yıllık öğretmen iken işsiz kaldım. 1 yıl iş bulamadım. Hiç bir kurum bana iş vermedi. Değil sigortalı sigortasız bile iş vermeye korktu insanlar. Öz amcamın yanında 1250 tane işçi çalışıyor. Beton santralleri var. Babam benim adıma iş istedi, iş vermeye korktuğu için iş vermedi. Arkadaşlarım telefonlarından beni sildiler, arayıp sormadılar. Hatta bende kayıtlı telefonlarını silmem için bana haber bile gönderdiler. Akrabalarım benimle selamı sabahı kesti. Konuşmamaya hatta twitter’den küfürler etmeye başladılar. Bir şey söylesem; gider "FETÖ’cü" derler, şikâyet ederler diye karşılık da veremedim. Allaha havale ettim hepsini...
Şimdilik kaçak göçek sağda solda öğretmenlik yapıyor, evde çorbayı kaynatmaya çalışıyorum. Bu halime de çok şükrediyorum. En azından dışarıdayım, içeride değilim...”

Bextreş Nezarethanesi

Bextreş Nezarethanesi

Pazar gece saat 12:30 civarı. Ben alt katta televizyon izliyorum, çocuklar, eşim ve bir misafirimiz üst kattalar. Küçük oğlum lego oynuyor, büyük telefonla meşgul. Korkunç bir ses ile yerimden fırladım. İlk etapta deprem olduğunu düşündüm. Daha sonra sesin evin kapısından geldiğini anladım. Bir tür iç savaş çıktı ve evimize bomba atılıyor veya ev taranıyor sandım. Çocuklara merdivenden inmemelerini tembihleyerek, eşimle birlikte kapıya doğru koştuk. Kapıyı kırmaya çalışıyorlar ama kapı çok sağlam olduğu için kırılmıyor, duvarlar çatlamaya başlıyor.

Friday, February 2, 2018

الدولة التركية لم تحتمل رؤية كلداني واحد في شرناق، فاعتقلته

لم يبقَ سوى ثلاث قرى آشورية- سريانية بعد عام 1915 الذي سمّاه الآشوريون – السريانيون في شرناق عام الفرمان الكبير، هذه القرى هي: حسّانه، وبيسبين، وهربول.


أودّ أن أقصّ على مسامعكم اليوم حكاية قرية هربول، وبطرس قاراطاي آخر من تبقى من الكلدانيين في شرناق والذي اُعتقل الأسبوع الماضي.


يبلغ عدد سكان هربول وهي احدى القرى الأشورية-السريانية حوالي 4000 نسمة. بدأت الضغوط تتزايد على القرية بعد عام 1980. وفي التسعينات فُرِضت عليها الحراسة وهو الأمر الذي لم يقبل به أهل القرية بأي حال من الأحوال. 


فكانوا يُضطرون إلى النزوح عن القرية كلما تزايدت عليهم الضغوط. وكانت وجهتهم هي فرنسا، وبلجيكا، والعراق بالاضافة إلى بعض المدن الأوروبية الأخرى. وبالنسبة لبطرس فقد هاجر مع عائلته إلى فرنسا. وهناك ترأّس الجمعية الآشورية-الكلدانية على مر سنوات طويلة. ومع هذا ظل عقله وفكره مُعلّق بقريته.

Şırnak’a bir tek Keldani’yi çok gördüler!



Şırnak’ta Asuri-Süryanilerin Büyük Ferman dediği 1915 sonrası ayakta kalan 3 Asuri-Süryani köyü vardır: Hassana, Herbol ve Besbin köyleri.


Ben bugün size Herbol köyünü ve geçen hafta tutuklanan Şırnak’ın tek Keldanisi Petrus Karatay’ın hikâyesini anlatmak istiyorum.


Asuri-Süryani köyü olan Herbol yaklaşık 4000 civarında bir nüfusa sahipti. 1980’lerden sonra köyde baskılar başlar. 1990’larda ise köye koruculuk dayatılır. Köylüler koruculuğu kabul etmezler.

'Hayali listelerle Kürt iş camiasına ayar verilmeye çalışılıyor'


Diyarbakır- Yıllar önce ilk tanıştığımız zaman kendisini “Kürt, feminist bir işkadnı olarak” tanımlaması dikkatimi çekmişti. Bir diğer dikkatimi çeken de ayağında botlar ve üzerinde deri montla, görmeye alıştığımız iş kadınlarından farklı oluşuydu.


Nevin İl, Doğu ve Güneydoğu İşkadınları Derneği’nin (DOGÜNKAD) kurucusu olarak kalmadı. Yönetiminde bulunduğu DİSİAD gibi “işadamları” derneklerinin dönüşümüne öncülük etti, bu dernekleri sadece isim olarak “iş insanları” derneklerine çevirmekle kalmadı, aynı zamanda Kürt iş camiasında kadın-erkek eşitliği için mücadele etti.


Ben bu “Kürt-feminist” işkadınını ise daha çok içinde olduğu sosyal sorumluluk projeleri ile yakından tanıma fırsatı buldum. Yıllarca Ezidi kamplarında birlikte gönüllü çalışmalar yaptık, şehrin farklı yerlerindeki kadın ve çocuk çalışmalarında birlikte yer aldık. Kürtlerin ulusal birliği için de elini hep taşın altına koyan Nevin İl, “Biz Kürtlerin de kırmızı çizgisi olmalı” diyor, “bu kırmızı çizgi Kürdün Kürde düşmanlık yapmaması olmalı.”

Sunday, January 21, 2018

Kürt çocukların canı için “kovuşturmaya gerek yok”

Kürt çocukların canı için “kovuşturmaya gerek yok”


4 yıl geçmesine rağmen, hafızalarımızdan çıkmayan bir resme dönüşmüştü 2 yaşındaki Muharrem’in bir çuvalda taşınan cansız bedeni. Van’ın Gürpınar ilçesine bağlı Çeli mezrasında, 1 Şubat 2014 gecesi hastalanan 2 yaşındaki Muharrem Taş, kardan kapanan köy yolunun açılması için ailesi tarafından yapılan yardım taleplerine karşılık verilmemesi üzerine yaşamını yitirmişti. Baba Abdulvahap Taş bir çuvala yerleştirdiği oğlunun cansız bedenini kilometrelerce sırtında taşınmıştı. Olayla ilgili soruşturma açılmasına Van Valiliği tarafından izin verilmemişti. Ancak Van Barosu'nun Bölge İdare Mahkemesi'ne yaptığı itirazın kabul edilmesi üzerine soruşturma açılabilmişti. 4 yıl süren soruşturma dün sonuçlandı. Muharrem’in ölümünde ihmalleri olduğu gerekçesiyle haklarında soruşturma başlatılan kurum görevlileri hakkında "kovuşturma yapılmasına yer olmadığı" kararı verildi. Devlet bir kez daha çocukların yaşamını koruma görevini yok saydı.

"مليشيات" تقتل من أجل الدولة في تركيا



سمعت في أول أكتوبر 2015 اسم فرق أسد الله، لقد بدأت الصراعات منذ عهد قريب في سور، وفي 12 أكتوبر كانت العبارات التالية مكتوبة على الجدران، في سور التي دخلتها بعد حظر التجوال لمدة 4 أيام:

"إذا سال دمنا أيضا، فإنه يكون لنصرة الإسلام، فريق أسد الله".

"يكفي الله جل جلاله من أجل كل شيء، فريق أسد الله."

"سترون قوة الترك".

Saturday, January 13, 2018

Devlet için öldürenler

Devlet için öldürenler


İlk Ekim 2015’te duymuştum Esadullah Timlerinin adını. Sur’da çatışmalar yeni yeni başlamıştı. 12 Ekim’de, 4 günlük sokağa çıkma yasağının ardından girdiğim Sur’da duvarlarda şu yazılar vardı:
“Kanımız aksa da zafer İslamındır, Esedullah Timi.”
“Allah cc her şeye yeter, Esedullah Timi.”
“Türkün gücünü göreceksiniz.”
Bu yazılara daha sonra çok daha korkunçları eklendi.12 günlük sokağa çıkma yasağının ardından gittiğim Silvan’da da duvarlar Esedullah Timlerini işaret ediyordu:

Serhat Tuğan, çeyrek asırdır adalet arıyor

Cezaevinden bir mektubum var bugün. 27 yıldır cezaevinde olmasına rağmen “Doğrusu mektubu yazıp yazmamakta kararsız kaldım. Her gün onlarca masum insanın hayattan koparıldığı bir coğrafyada kendi bireysel derdimi anlatmaktan utandığımı, mahcubiyetimi belirteyim” diyerek mektubuna başlayacak kadar ince bir adamdan bu mektup. Serhat Tuğan’dan.
Serhat Tuğan’ın hikâyesini sanırım çoğunuz biliyorsunuz zaten. 1991 yılından beri, yani 27 yıldır içerde olan Türkiye’nin kendi deyimiyle en “kıdemli” 3-4 mahkûmundan biri Serhat Tuğan. Tuğan 16 yaşında Hakkari’de PKK bildirisi dağıttığı gerekçesiyle Diyarbakır Cezaevi’nde 10 ay tutuklu kaldı. Bu sürede işkence gördü. Beraat ettikten polis tarafından tacizler devam etti.  Tuğan, bir yıl sonra dağa gitti. Ertesi yıl yakalandı ve Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından yargılanarak hapse atıldı.  Diyarbakır İkinci Devlet Güvenlik Mahkemesi örgüt üyesi diye 12 yıl dokuz ay mahkûmiyet verdi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu mahkûmiyeti önce idam cezasına, ancak suç tarihinde yaşı küçük olduğu için müebbet hapse çevirdi. Serhat Tuğan ve ailesi o gün bugündür adalet arıyorlar. Yeniden yargılama için yapılan tüm başvurular gerekçesiz reddedildi. 2015’te aydınların çağrısı ile başlatılan imza kampanyası sonucu Adalet Bakanlığı dosyayı inceledi ve talebi haklı bulup dosyayı incelenmesi talebiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Yargıtay da itirazları haklı bulup dosyayı yerel mahkemeye yani Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Gerisini Serhat’tan dinleyelim:

Yeni bir yıla girerken memleketimde yasak, yıkım, öfke, sessizlik; sessizliğin içinde ise direniş var…

“Yeni yıldı ama şehir tam bir sessizliğe gömülmüştü. Sadece bazı kafe ve kahveler açıktı. Bombardıman devam ediyordu. Hasırlıdaki evimiz yıkılmıştı. Yeni  bir ev bulamamıştık henüz. Annemler teyzemlere gittiler, orada yatıp kalkıyorlardı. Ben utanıyordum, o nedenle gitmek istemiyordum. Sokakta dolanıyordum arkadaşlarımla, onlar da benim gibiydi, bizler Sur mağduru evsizlerdik. Şehirde ‘Sur mağduru’ diyorlardı bize. Bir kahveye giriyorduk, bir kenarda biraz uyuyorduk, orası kapanınca başka bir kahveye gidiyorduk, öyle öyle sabahı ediyorduk…”
Bu sözler Sur’un hala yasaklı olan mahallesi Hasırlı’da eskiden yaşayan bir gence ait, Ahmet’e. Ben Ahmet’i çatışmalardan kısa bir süre önce tanışmıştım, bugün artık olmayan Hasırlı Aile Çay Bahçesinde… Ahmet ve daha binlerce Surlu 2 yıl önce yeni bir yıla böyle girmişti. Şehrin geri kalanı da bir şey yapamamanın utancı ile içine gömülmüştü. Yeni yıl gecesi şehrin sessizliğini bomba sesleri bozuyordu. İnsan hakları derneğinin bir odasında Sur’da yerde cenazesi olan aileler açlık grevine başlamıştı. Kar yağıyordu, kar o yıl Surlulara acımamıştı…

Friday, January 5, 2018

Osman Kavala: Der Unermüdliche


Der Unermüdliche



Eine der wichtigsten und zentralen Figuren der türkischen Zivilgesellschaft, Osman Kavala, sitzt im Gefängnis. Ein Portrait.




Osman Kavalas Verhaftung war ein Schlag gegen die Zivilgesellschaft.Foto: dpa


In der Nacht des 19. Oktober 2017 wurde ein Unternehmer und Mäzen von beträchtlichem Einfluss in der türkischen Zivilgesellschaft festgenommen. Regierungstreue Medien nahmen zuvor Osman Kavala ins Visier und überschütteten ihn mit einer Schmutzkampagne in ihren Blättern.


Kurz nach seiner Festnahme hetzte Staatspräsident Erdoğan persönlich gegen ihn: „Kavala sei ein NGO-Vertreter, Angehöriger der Medien, ein guter Bürger, heißt es. Mit solchen Schönfärbereien soll vom Ziel abgelenkt werden. Jetzt hat sich gezeigt, wer der Mann ist, den man den türkischen Soros nennt.“ Der Haftbefehl kam prompt danach. Seither sitzt Kavala hinter Gittern.

Dokunduğu hayatların şahidiyiz...

„Dokunduğu hayatların şahidiyiz“

„Anlamadıkları Osman Kavala değil; bir insanın sadece inandığı değerler için, herhangi bir karşılık beklemeksizin güzel şeyler yapabileceği düşüncesi.“

Foto: dpa
Türkiye sivil toplumunun en önemli liderlerinden, iş insanı Osman Kavala hükümete yakın “yandaş“ basında çıkan karalama kampanyaları ve hedef göstermenin ardından 19 Ekim gecesi gözaltına alındı. Henüz gözaltındayken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “STK temsilcisiydi, medya mensubuydu, güzel vatandaştı gibi güzellemelerle hedef saptırmaya çalışılıyor… Türkiye’nin Soros’u denilen kişinin havası çıktı meydana“ ifadelerinin ardından da tutuklandı. Şimdi cezaevinde.
Tutuklanması beni ve birçok insanı derinden sarstı. Yüzlerce insan tutuklanmasının ardından onunla ilgili anılarını paylaşmaya, yazmaya, onun nasıl bir insan olduğunu anlatmaya koyuldu. Bu onun ne kadar çok hayata dokunduğunun da bir göstergesi. Ben dokunduğu bu hayatların bir kısmına şahit olmuş insanlardan biriyim.

Bir avuç toprağın Kürtlere çok göründüğü günler…

Bir avuç toprağın Kürtlere çok göründüğü günler…


“Keşke oğlumun bir parmağını bulsam. Bir baba olarak bir avuç toprağa sahip olsam. Ziyaret ederdim o toprağı, belki acım biraz dinerdi.”
Bu sözler oğlunun cenazesini arayan bir babaya ait. Sur’daki çatışmalarda hayatını kaybeden Hakan Arslan’ın cenazesinden 23 aydır haber yok. Erzurum Karayazı ilçesine bağlı Çavuşköy’de oturan baba Ali Rıza Arslan ile telefonla görüştüm. Ali Rıza Bey oğlunun cenazesinin bulunması için 16 kez Diyarbakır’a geldiğini anlatıyor.  İçişleri Bakanlığı’na, 2 kez meclise, defalarca Diyarbakır Valiliği ve Emniyet Müdürlüğüne dilekçe vermiş.  “Siz bulmayacaksanız, gidip ben oğlumun mezarını bulayım” demiş. Ama ne oğlunun cenazesini bulmuşlar, ne de bulması için bu acılı babaya izin veriyorlar.  Ali Rıza Bey şöyle anlatıyor durumu:

Monday, January 1, 2018

We exist, Kurdistan exists!

We exist, Kurdistan exists!

I remember as a child how afraid I was  when my mother spoke Kurdish in public. When I was seven, I needed to go to the hospital every week because of an accident. When the doctor would ask my mom a question about my health, I would quickly answer before my mother. My mother’s Turkish was not good. I was afraid of her speaking Kurdish. As a child I thought that she could be punished. Kurdish was forbidden. In schools, on televisions and in public areas, we were given the perception that to use Kurdish was bad.  In some hospitals, “No Turkish No Service” was written on the walls. My elders told me about the fines given when they used Kurdish. I remember thinking  “but we exist.”

As years passed, it was not easy for us, as Kurdish children to accept our identity, our language and to be proud using Kurdish without fear and shame. Today millions of Kurdish people in Turkey do not know their mother tongue because of the years of language oppression.

Last week, when the People’s Democratic Party (HDP) deputy Osman Baydemir was punished for using the word “Kurdistan” in parliament, my childhood memories came back to me.
In his speech, Osman Baydemir said:

نورسان بايسال نورسان بايسال ديسمبر 22 2017 طور عبدين بين خوف ورجاء.. عودة السريان إلى مناطقهم


*As  published in Ahvalnews on 22.12.2017

لا يتوافر لدينا سوى القدر الضئيل من المعلومات عن مدى تأثُّر السُريانيين، الذين هم من
 الشعوب القديمة في المنطقة، بالحرب التي تدور في المنطقة خلال العامين الأخيرين.
نحن نعلم أن آلاف السريانيين قد خططوا تحت وطئة الحرب الدائرة للعودة إلى وطنهم الأم، وأنهم قد عادوا إلى قراهم التي خلت من سكانها لعشرات السنوات، نعلم كذلك أنهم قد عادوا خلال شهور الصيف على الأقل، وأنهم شيّدوا المنازل هناك كي تزيل عنهم وحشتهم وحنينهم.

Korku ve özlem arasında Turabdin!

Korku ve özlem arasında Turabdin!

*As published in Ahvalnews on 19.12.2017
https://ahvalnews.com/tr/suryaniler/korku-ve-ozlem-arasinda-turabdin

Son 2 yıldır Bölgede devam eden savaşın Bölgenin kadim halklarından biri olan Süryanileri nasıl etkilediğine dair bilgi oldukça az.
Barış sürecinin etkisi ile binlerce Süryaninin anayurda dönme planları yaptıklarını, onlarca yıldır ıssızlık düşmüş köylerine geri dönüp, hiç değilse yaz aylarında gelip hasret gidermek için ev yaptırdıklarını biliyoruz.
2013-2014 hatta 2015’in ilk yarısına kadar Diyarbakır’a inen her uçakta en az birkaç kalabalık Süryani aile ile karşılaşmak mümkündü.